3 Nisan 2012 Salı


EVVEL-İ TELİF


Zor günler için yedekte tuttuğum özlemlerimi satılığa çıkardığım bir yağmuraltı sabahıydı. Özlemler böyledir. Dişinden tırnağından artırırsın, koyarsın bi’ köşeye, sonra ruhunun bedene sığmadığı böyle bir nisan sabahında kaldırıp atmak istersin.
Herkeste olmuştur. Böyle durduk yerde koca bir boşluk hissedersiniz içinizde. Sanki önemli bir şey yapacakmışsınız da beyniniz donmuş gibi hissedersiniz. Odanın orta yerinde kalakalırsınız öylece. Mesela böyle bir sabahta, yek çare sarılırsınız sigaranıza, sokağın ortasında çakmağın yanmayacağı tutar. Tevafuk işte, Pazar sabahıdır ve bir tek açık dükkan yoktur. Gidip soluklanacak bir cafenin olmadığı gibi.
Hani böyle o içlilikle gözümüz dalacak uzak bir ufuk arar. Ah şu lanet binalar! Sarmıştır etrafınızı ve bu beton yığınları arasında bir yudum toprak bulamazsınız.
Her şey de üst üste gelecek ya; alakasız bir yerden bir çınar yaprağı yuvarlanır, durur ayağınızın dibinde. Ne açıktır hava ne yağmurlu, içiniz gibi gri... İçinizde beliren öfkeyi şu dibinizde duran çakıl taşına bir tekme atarak absorbe etmek istersiniz. Köşeyi bir araba döner. Bizim haylaz çakıl taşı gider öper arabanın yanağından. Sonra şoförün camdan o içli bakışınıza tanık olursunuz. Tabi boynunuz hala içine çekiktir bu esnada.
İşte böyle sabahların ömrümde sayıca arttığı zamanlardan biriydi. “Bir şey, bir şey yapmalıyım, bir şey olmalı...” diye sık sık tekrarladığım sabahlardan biriydi. Senaryo aynı ama bi’ şeyin farklı olması lazımdı. Yoksa bu garip hisler kemirip bitirecekti beni.
O sabah kadim çakmağım yandı, çınar yaprağı görünmedi, kalabalığında kaybolduğum şehirde değildim, binalar o kadar yüksek de değildi. Bizim çakıl taşı yoktu ortalıkta, sonra köşeyi bir araba da dönmedi, tabi şehirde hayat başlamıştı çoktan. Soru:
“Her zaman eksikliğini hissettiğim şey bu sabah yoksa, bu eksikliğinin olmayışının eksikliğini hissedebilir miyim?”
Cevap:
“Yazmayı kafasına koymuş biri için yazmaya başlama bahanesi bir sigara yakmak kadar basit, güneşli bir günde mont giymek kadar aptalca olabilir.”
(GK)